İçeriğe geç

Yüzler ve Maskeler…

Hayatın içine fırlatılıp sonra onun içine dahil olmaya başlarken yavaş yavaş adapte olmak için büyük mücadeleler veriyoruz. Aile , mahalle , okul , arkadaşlar , iş , güç derken hayatın içinde ya bir yol seçiyoruz ya da koşullar bizi bir yerlere sürüklüyor , isteyerek istemeyerek.

Bilinç ; yani yeni zamanın modası “ farkındalık “ eski tabir “ olgunlaşma “ , Kant’ın ise ergenlikten çıkış dediği , insanın kendiyle “ ben “ olarak toplumun içinde kendini ortaya koyabilme yeteneğini ; neyi , ne kadar ve nasıl gerçekleştirebilir sorularının yanıtlarını verebilme kabiliyetidir. Bilinç seviyesi arttıkça toplumun içinde kendine yer açmaya , uyumlanmaya , kendi ben’ine turnusol gibi geçirerek ya da tamponlar koyarak seçimler kazanımı sağlanıyor. Ya alıcı oluyor maskeleri ile özdeşleşiyor , maskelerinden peşinden gidiyor  , ya da süzgeçler , tamponlar koyarak kendi ben’liğini korumaya çalışarak arzu ettiği şekliyle dünyayla uyumlanmaya , kendi yolunda taviz vermeden yürümek için mücadele veriyor , yüz’üyle yürüyor.

Bilinç gelişmesi , değişimleri , dönüşüm isteği ,  kendini ve yaşadığı dünyayı anlamaya çalışma düzeyi – arzusu var ise ; kendine bir yüz yapılandırmaya ve maskeler yapıştırmaya başlıyor. Eski laflarda “ olduğun gibi görünmek “ , felsefi tabirle iç hakikatin ile eylemlerin arasındaki bağıntının tutarlılığı , toplumla , seçimlerle , koşullarla çatışmalara giriyor. Büyük mücadele aslında iç kendin ve dış arasındaki muazzam çarpışmaların geçtiği savaş alanı. Kant aklın kendini anlamasını “ savaş alanı “ olarak betimlemişti Saf Aklın Eleştirisi’inde. Bu mücadele yani kendin olma , olabilme , uyumlanabilme iki temel ögeyi önümüze koyuveriyor ; “ Yüzümüz ve maskelerimiz “…

Anahtar deliğinden bakarsak ; yüz – maske – olan ve olması gereken arasında geçen çarpışmalar da ; yüz kendin olanı , saflığı , iç sesi , maske ise uyumlanırken kullandığın yüz’ünün üzerine taktığın geçici rolü gösteriyor. Eğer maskelerin kullanımı çarpışmalarda bizi rahata erdirir , konfor verir ve biz bu rahatlığın arkasına gizlenmeyi seçersek ( maskelerin arkasına ) , bize ileride büyük tahribatlar verecek bilincin kısıtlanması ile karşı karşıya kalacağız demektir. Maskeler kent hayatında uyumlanma olarak kullandığımız , değişen , çıkarılıp takılan , nazik olmanın , yapabilmenin , eyleyebilmenin formudur ,  elbisesidir. Nazik olma kibar yalancılıktır esasında. ( Nazenin olmak başka ) .

Kentlerin ağır bastığı , nüfusun artık büyük bölümünün yaşadığı metropol kültürü olan  , yeni modern hayatın bu maskeleri ile özdeşleşme şemasıyla yaşanırsa , kirlenmeyi ,  “ben “ olarak olamamayı alışkanlık haline getirmeyi bedene ve ruha yerleştirmiş oluyoruz.

Maskeler dünyasının nimetleri ile kendin olabilmenin , kendin olarak hayatın içinde yaşayabilme özgürlüğünün çatışmasında görülen bu savaşı yoğun olarak maskelerin kazandığı görülüyor. Maskeler yüksek maaş alıyor , lüks tatiller , evler , alışverişler , sosyal çevre , bilinirlilik, tanınmışlık getiriyor . Bir yerlere çağrılıyor olmak maskelerin hakkını vermekle , ne kadar sahiplendiğinle orantılı hale geliyor.

Sorular ve çatışmalar elbette devam ediyor , “ maskelerin ardında gelişen bu bilinç “  kent yaşamının bu yalancı kibarlığını ve nimetlerini düşünebildiği ve uygulayabildiği için gelişmiş görünse de , kendinden hızla uzaklaşıldığını farkedemiyor. Bedenin yorulduğu , sona yaklaşmaya gelindiği dönemlerde ise “ kendin “  yeniden huzursuzlanıyor, nimetlerine doygunluk nedeniyle  maskeler çıkarılmaya “ yüz “ bulunmaya çalışılıyor ancak bu o kadar kolay değil , yılların maskelerini sökerken “yüz “ ‘ün derisi de soyuluyor!… Kendinle yeniden kalmaya çalışılırken acılarda , pişmanlıklarda eşlik etmeye başlıyor eğer sıyırma isteği uyanır ise ve geriye maskeler  yüz’ülürken geriye bir “ kendimize ait bir “ yüz “  kalır ise.

Bilincin gelişmesi ; yüz’ün saflığını koruyarak , hakikatin bilgisi peşinden gidebilme arzunun eşlik ettiği yolda olur , kendi’sine ait olan saflığın ve akılın karşılığını bulabilir. Maske zeka belirtisi olsa da , akıl edebilme yeteneği olduğunu göstermez. Tilki zekidir ama akıllı mıdır ?

Yüz; aklın ve irfanın , maskeler ; nazik yalancı kibarlığın , kıvrak zekanın ve getirilerinin sembolü olabilir ancak.

Kendinize ait “yüz”ünüzle kalabilmek için bilincin gelişmesi , dönüşmesi , bilgi ile donanması  , öz bilinci kurabilmesi gereklidir. Hakiki Yüz’üne aynada bakmak istiyorsan , aklının kendi üzerine katlanabilme kabiliyetini kazanması gerekiyor. Aksi halde aynada maskelerinden birini göreceksin her sabah , kendinden de her gün biraz daha uzaklaşarak…

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial
Twitter
YOUTUBE
Instagram